13 Ağustos 2009 Perşembe

MAO’DAN MIU MIU’YA



Arzu Süzmen 34 yaşında. Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi mezunu. Evli. Bankacılık, gazetecilik gibi her çeşit faninin yapabileceği işleri bir yana bırakıp moda dersleri vermeye başlamış. Buraya kadar her şey gayet normal. İşin ilginç yanı, Süzmen’in moda öğretmenliği yaptığı yer Çin. Ne de olsa, mazisine bir bakıverdiğimizde, ucuz işçilikle üretim yapan; piyasaya ışık hızıyla kopya ürünler süren; bir koca komünist devrim boyunca kadın- erkek herkesi tek tip üniformaya mahkum eden; 10. yy’dan 20. yy.’a kadar acılı yöntemlerle genç kızların ayaklarını küçülten bir milletin evlatlarından söz ediyoruz. Bahis konusu moda olunca, dimağlarda pek nezih görüntüler canlanmıyor dolayısıyla. Ama hakkını da yememek lazım, son yıllarda şehir içinde rastladığımız Çinliler’in bir hayli ilginç, hani neredeyse Japonların Harajuku’suna yakın çılgınlıkta giyindiklerini görünce merak da etmiyor değildik, “Çin’de yeni moda akımları falan mı türedi?” diye. Pekin’de son birkaç yıldır yükselişe geçen Moda Haftaları da moda takipçilerinin ilgisini çekmiştir muhakkak. O nedenle Arzu Süzmen’le hem Çin macerasını dinlemek hem de Çin’deki “olası” trend hareketlenmelerini öğrenmek için konuşmak istedik. Öğrendik ki, Çin Mao’yu unutmuş Miu Miu’ya geçmiş; propaganda posterlerinden reklam afişlerine terfi etmiş…
“Aslında üniversite yıllarımdan beri hayalim, iki tutkum olan moda ve pazarlama iletişimini birleştirebileceğim bir işte çalışmaktı” diyor Süzmen. Sonra şans eseri, ona “kapalı kutu” Çin’in kapılarını açarak hayallerini gerçekleştirecek olan iş ilanını gazetede gördükten sonra Malezya, Vietnam, Hindistan ve Çin’de eğitim veren Raffles Design Institute (Raffles Tasarım Enstitüsü)’ne gidip, “uzaya gitmek gibiydi” dediği macerasına dalmış. Şimdi üç senedir Shangai’da Donghua Üniversitesi’ne bağlı Raffles Design Institute’da Moda Yönetimi ve Pazarlama Bölümü’nde çoğu Çinli öğrencilere moda ve pazarlama dersleri veriyor. Süzmen, “fashion communication” (moda iletişimi) dersinde dönem sonu projesi için bir de “Türk Gecesi” hazırlatmış öğrencilerine. Gecede “çayda çıra”da dans edip, kına gecesi canlandırıp üstüne bir de Üsküdar’a Gider İken söylemiş Çinli gençler. Süzmen’in söylediğine göre Çinliler Türk kültürünü çok ilginç buluyorlarmış. Şaşkınlıklarını ve sevinçlerini de mimikleriyle hatta bazen çığlıklarıyla belli ediyorlarmış.

En büyük sensin “Hello Kitty”!
Arzu Süzmen Çin modasını “açılmaya hazır kutu” olarak tanımlıyor: “Özellikle Avrupa, Amerika ve Japon moda ve hayat tarzını taklit etseler de, kendi kültürlerine sahip çıkmak için muhakkak yerli dokulara yer veriyorlar modada. Çin, Avrupalı ve Amerikalı modacılar için büyük bir pazar. Alım gücü de yüksek olduğundan, pazara her geçen gün yeni bir marka giriyor.”
Gerçekten de şöhretli markalar Çin’in dört bir yanını sarmış. Gençler günlük kıyafetler için daha çok Türkiye’de de geniş bir müşteri kitlesi olan H&M, Zara, C&A, Mango ve Vero Moda; spor giyimde Adidas ve Nike; lüks markalarda ise Burberry, Louis Vuitton, Dolce Gabbana, Chanel, Balenciaga markalarını tercih ediyormuş. Ama eklemeden de edemiyor Süzmen: “Tabi ki buradaki en büyük çılgınlık, Hello Kitty.” Resmen tapıyorlarmış süslü kediciğe.
Süzmen, Shangai’daki belli bir gelir ve eğitim düzeyindeki gençlerin özellikle Japon, Kore ve Avrupa moda trendlerinin etkisi altında olduklarını da söylüyor. Memleketin en popüler lokal markaları ise Hangzu’lu JNBY ve Hong Kong’lu Izzue.
“Genç kızlar güzelliklerine çok düşkün; kozmetik ürünlerine inanılmaz bir ilgi var. En büyük trend beyaz cilde sahip olmak ve beyazlaştırıcı kremler çok satıyor” diyor Süzemen. Türkiye’de son yıllarda pek sevilen bronzlaştırıcı ürünlerden bulmak neredeyse imkansızmış. Bu arada Çinli kızlar, alamet-i farikaları olan çekik gözlerini büyütmek için estetik operasyonlardan geçiyor, renkli kontakt lens ve takma kirpik kullanıyorlarmış. Bu hevesin de eksantriklikte hakkı yenemez herhalde.

Çin’de patlayan trend: “yumurtalı şapka”
Her ne kadar Japon milletinin efsanevi Harajuku’suyla kıyaslanacak yaratıcılıkta olmasa da, özellikle Shangai ve Pekin gibi büyük kozmopolit şehirlerde gençler kendi sokak stillerini yaratmaya, isyanlarını cesur aksesuar ve kıyafetler yoluyla göstermeye başlamışlar. Çin sokaklarında en çok parlayan trendler ise “siyah, camsız gözlüklere eşlik eden yumurta şapkalar, kocaman çantalar, mini eteğin altına giyilen diz altı çoraplar ve androjen akımı”ymış. Süzmen’e göre bu “direkt olarak toplumdaki değişimle alakalı. “Ekonomik ve teknolojik gelişimler, politikacıların daha ılımlı olmaları, diğer ülkelerle geliştirdikleri ilişkiler, uluslararası ticaretin sağladığı açılımlar, çalışmak için Çin’e gelen yabancıların fikirlerinin yayılması elbette modayı çok etkiliyr” diyor Süzmen. Bu tarz şaşırtıcı ve yenilikçi kyafetler daha çok 18- 25 yaş arası gençler tarafından tercih ediliyormuş tahmin edilebileceği üzere. İşin daha da ilginç olan tarafı ise, bu “marjinal” gençlik gruplarının hala sokaklarda pijamayla dolaşabilen orta yaş üstü ve yaşlılar tarafından bağırlara basılması: “Onlar da toplumdaki hızlı değişimin farkındalar ama kendilerine maddi, manevi zarar gelmediği sürece durumdan şikayetçi görünmüyorlar.”

Propaganda posterlerinden reklam afişlerine
Tahmin edersiniz ki ardında bir büyük komünist devrim bırakan Çin’de marka yaratmak çok yeni bir mevzu. Zira hükümet de izin vermediği için markalaşma konusunda gelişemeyen memleket, ehven fiyatlara kopya ürün pazarlamakta dünya birinciliğini uzun yıllar kimselere kaptırmadı. Süzmen diyor ki: “Hükümetin de izniyle Saatchi&Saatchi, BBDO gibi ünlü reklam ajansları Çin pazarına giriş yaptı bile.” Reklam kampanyalarında daha çok direkt satış hedefleniyormuş. Reklamlarda gençlerin örnek aldığı ünlüler boy gösteriyormuş. Bu reklamlar Shangai’ın lüks bölgelerindeki billboardlara asılıyormuş. Metro ve taksi TV’ler de en önemli iletişim araçlarıymış. Süreç, en çok da komünist devrimi yaşamış yaşlılar için eksantrik geçse gerek, ne de olsa propaganda posterlerinden sonra tüketime teşvik eden reklamlarla çoğu ilk defa karşılaşıyor.

Çin’de 2009 trendleri:
Çinli hanımların, vücutlarında en güvendikleri yer olan ince ve uzun bacaklarını sergilemek için yaz, kış renkli opak çoraplarla giydikleri şort ve mini etekler, diz boyu çoraplar, makyaj yapmaya üşendikleri için gözaltı morluklarını kapatmak amacıyla kullandıkları camsız siyah çerçeveli gözlükler, son yılların en çirkin beynelmilel trendi UGG botlar, hayvan kafası şeklinde yün şapkalar, skinny jean, Alexander McQueen imzalı kurukafa motifli atkılar, hükümet tarafından yasaklanan plastik torbaların tahtını alan çevre dostu büyük kumaş çantalar.

duygu erturk

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder