29 Ekim 2009 Perşembe

Ailece severek izliyoruz canım!




İlla ki yalılarda geçen ihtişamlı yaşamları gözümüze sokan; bir hokus pokusla dünyayı tersyüz eden; bellerindeki silahların da ağırlığıyla, yere bastıkça göğü inleten kabadayıları kahramanlaştıran televizyon dizilerinin toplum üzerindeki etkileri hep tartışma konusu olmuştur. Biz de konuyu alışılageldiği üzere bilim adamlarına yorumlatmak yerine, sokaktaki vatandaşa sorarak bir durum değerlendirmesi yapalım dedik. Sonuç: Televizyonu ailece izleyen, dizilere itinayla özenen bir milletiz biz. Ah bir Polat olsak da onun bunun "ayağına sıksak"! Şahika gibi birer moda ikonu olabilsek ne mutlu bize!

Yalnız ve güzel ülkemizin entelektüel halkı hep belgesel izliyor da, reyting ölçümlerinde neden TV dizileri başı çekiyor o zaman? Ya da dizi karakterlerince yaratılmış, "karikatürize saçmalıkta" söz öbekleri nasıl çoluk- çocuk herkesin diline pelesenk oluveriyor bir anda? Küçücük çocuklar "Ben Polat'ım, yanlış yapanı yakarım" demeyi kimlerden öğreniyor ya da? Yeryüzünde, biz uyurken evlerimizi istila edip Yaprak Dökümü izleyen gizemli yaratıklar mı var yoksa? Ya da biz, o küçümsediğimiz televizyon dizilerini sektirmeden takip ediyoruz da karizmayı korumak için "National Geographic'ten başka kanalı almıyor benim bünye" mi diyoruz? Durum tespiti yapmak için, her yaş grubundan ve farklı sosyal statülerden insanı bulabileceğimiz Eminönü'ndeyiz. Öncelikle şunu söylemekte fayda var; istisnasız, konuştuğumuz herkesin televizyon dizileriyle ilgili söyleyecek bir şeyleri var. Çünkü herkes, damarlarına haftada en az bir doz dizi enjekte etmeyi kendine, hatta ailesine bir borç bellemiş. İnsanlar en çok dizilerde sunulan şaşaalı hayatlardan ve "çarpık ilişki"lerden şikâyetçi. Kimi, "Çocuğum dizilerden özenip, bir şey istiyor. Alamayınca kendimi eksik hissediyorum" diyor; kimi, beş yaşındaki kızı "aşk, meşk"i diline dolayınca ona dizi izlemeyi yasaklıyor. Kimisi de evdeki gül gibi televizyonu atıp, "Şehrazat"ın evinde gördüğü Plazma TV'den aldırıyor kocasına. En çok izlenen dizi ise Kurtlar Vadisi. Özellikle erkekler, "kan ve şiddet sahneleri çok hoşuma gidiyor" derken birdenbire Polatlaşıyorlar, "gözleriyle uluyorlar" sanki. 18 yaşındaki oğlu, elinde silah, kardeşiyle Polatçılık oynuyor diye mutlu olan bile var!

Beyhan Palteki, ev hanımı: "Beş yaşındaki kızıma 'Kavak Yelleri'ni yasakladım"

"Avrupa Yakası"nı, "Yol Arkadaşım"ı, "Aşk-ı Memnu"yu izliyorum. Ben bu dizilerdeki çarpık ilişkilere çok takılıyorum. Bunlar Türk aile yapısına uymayan şeyler. Bütün dizileri bu çarpık ilişki noktasına mutlaka getiriyorlar. En muhafazakâr kesim bile artık bu tarz ilişkileri doğal karşılamaya başladı. Mağdur olan eş istenmeyen kişi oluveriyor bir anda ve yeni başlayan ilişkiyi daha çok sahipleniyor insanlar. Beş yaşında bir kızım var. Bir ara "Kavak Yelleri"ni izliyordu. Ağzından "aşk, meşk" kelimeleri düşmez olunca diziyi izlemesini yasakladım.

Sanem Sinem, fotoğrafçı: "İnsanlar travesti görünce şaşırıyor"

cnbc-e'deki Old Christine, Big Bang Theory gibi dizileri izliyorum. Bu kanalda gösterilen diziler RTÜK'ten uyarı alıyor, yasaklanıyor. Bence bu şekilde daha çok merak uyandırıyor. Örneğin sigara gösterilen bir sahne, sansürlenince, daha çok dikkat çekiyor. Bizimkiler varolan şeyleri yokmuş gibi göstermeyi seviyor. Mesela eşcinseller, travestiler burada yok mu? Var. Türk dizileri, yabancı dizilerin aksine, bunlara hiç değinmiyor. Yokmuş gibi davranıldığı için Taksim'e çıkanlar travesti görünce şaşırıyor.

Kaymak Çiçek, 6 yaşında: "Arkadaşlarımla dizideki gibi uçmacılık oynuyoruz"

Ben "Sihirli Annem"i bir de "Bez Bebek"i izliyorum. En çok "Bez Bebek" karakterini seviyorum. Oradaki gibi sihir yapabilmeyi çok isterdim. Konuşmaları, her şeyi beni çok etkiliyor. Ben de arkadaşlarımla öyle konuşuyorum. Onlarla dizideki gibi uçmacılık oynuyorum. Arkadaşlarım da uçuyor.

Buse Durmaz, öğrenci: "Sınıftaki çocuklar psikopat oldu diziler yüzünden"

Ben "Avrupa Yakası"yla "Kavak Yelleri"ni izliyorum. "Kavak Yelleri"ndeki ilişkiler, beni de etkiledi aslında. Bu (yanındaki arkadaşını gösteriyor), benim önceden çıktığım çocukla çıkmış mesela benden sonra. Aynı dizideki gibi. Bana hiç çaktırmıyorlar tabii. Bildiğiniz "Kavak Yelleri"ni yaşadık yani. Sınıftaki çocuklar "Pusat" izleyip boks maçları yaparlardı. Bir de "Kurtlar Vadisi" izliyorlar. Hepsi kavgacı ve psikopat oldu o diziler yüzünden. Hepsinin kanında var zaten Mematilik.

Habip Şenses, mısırcı: "Keşke Polat gibi olsam da şunun ayağına sıksam"

Ben sadece "Kurtlar Vadisi"ni izliyorum vallahi. Hoşuma gidiyor kavga, dövüş, şiddet. Polat özellikle çok hoşuma gidiyor. Bazen bize ters yapan olunca ben bile "Keşke Polat gibi olsam da şunun ayağına sıksam" diyorum. Yanlış bir şey, biliyorum ama etkisinde kalıyorum izlediklerimin. Çocukların izlemesi hiç iyi değil. İzliyorlar öldürme sahnelerini. Sonra "Polat'ım, Memati'yim" diye geziyorlar etrafta, görüyorum. Yakın çevremde de etkilenen insanları görüyorum. Küçük çocuklar bile psikopat ayağına yatıyorlar. Dövüyorlar arkadaşlarını sürekli. Korkudan kimse onların yanlarına gidemiyor hatta. Bence Kurtlar Vadisi'nin direkt etkisi var bu işte. Ben o yüzden kendi çocuğuma izletmem.

Sena Yılmaz, öğrenci: "Ben de Şahika gibi ünlü bir moda ikonu olmak isterdim"

Ben de "Avrupa Yakası" izliyorum. Biraz etkileniyorum. Öyle zengin olmak istiyorum. "Avrupa Yakası"ndaki Şahika gibi herkesin tanıdığı, zengin bir ailenin kızı olmak isterdim. "Ben bunu tanıyorum" deselerdi beni gösterip, çok hoşuma giderdi. Onun gibi bir moda ikonu olmak isterdim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder