7 Mayıs 2010 Cuma

Suç Satar!


Gazeteci-şair Jack Unterweger 25 yaşındayken bir fahişeyi, kendi sutyeniyle boğarak öldürdü. “Neden?” diye sorulunca şöyle yanıt verdi: “Karşımda annemi görür gibi oldum. Dayanamadım, öldürdüm.” Hapsi boylayan Unterweger, yazdığı olağanüstü şiir ve makalelerle entelektüel kesimin hayranlığına öylesine mazhar oldu ki, iyi hâli gözetilerek serbest bırakıldı. Serbest kaldığı dönemde bir yandan etkileyici yazılarına devam ederken, bir yandan da eski bir alışkanlıktan vazgeçmedi: Fahişeleri öldürmek… Sonunda tekrar yakalanıp, 11 fahişeyi öldürmekten suçlu bulunan Unterweger, kaldığı hücrede kendini asarak intihar etti. Bu enteresan hikâye şimdi “Şeytani Komedya” adlı tiyatro oyununa ilham kaynağı oldu. Üstelik 10 Mayıs’ta başlayacak olan Uluslararası İstanbul Tiyatro Festivali kapsamında ülkemizde de gösterilecek oyunun başrolünde, yani seri katil Unterweger rolünde John Malkovich var. Böyle önemli bir oyunun çıkış noktasının bir seri katil olması, uzun yıllardır dünyayı etkisi altına alan “murderabilia industry”yi (cinayet endüstrisi) tekrar hatırlatacağa benziyor…

“Kaç cinayet işlesem manşet olurum?”

Cinayet endüstrisi, nam-ı diğer “murderabilia industry”, katillerin kendi ellerinden çıkma sanat eserlerinden katile, kurbana ya da suç mahalline ait her türlü nesneye kadar her şey üzerinden yürütülen bir endüstri. Bu kanlı endüstri 20 yıl içinde, özellikle ABD’de öyle büyüdü ki, bugün konuyla ilgili detaylı araştırmalar yapılıp, muhtelif istatistikler bile çıkarılıyor. Bu araştırmalara göre en çok talep gören nesneler, katil ya da kurbana ait olması fark etmeksizin, daha çok suç mahallinde bulunan eşyalar. Kulağa korkunç gelse de kurbanın üzerinde öldürüldüğü kanlı halı, koltuk, yine kurbanın üstündeki iç çamaşırı dâhil kana bulanmış her türlü giysi, kurbanın ya da katilin saç telleri, katillerle yapılmış röportaj görüntüleri, cinayet silahı veya uyuşturucu kutuları...

Hâl böyle olunca, onlarca insanı katleden ve çoğu akıl hastası olduğu kanıtlanan caniler birer pop ikonu muamelesi görüp, “sıradan” fanilere nasip olamayacak bir şöhrete sahip oluyorlar. Durum o kadar enteresan boyutlara ulaşmış ki, California’da 90’lı yıllarda seri hâlde cinayet işleyen bir katil, gazetelerde yer alamayınca, yerel bir gazeteye şöyle bir mektup göndermiş: “ Gazetenizde haberlerimin çıkması için tam olarak kaç cinayet işlemem gerekiyor acaba?” Endüstrinin ABD’de doğması ve büyümesi ise hiç şaşırtıcı değil. Zira dünyadaki seri katillerin yüzde 85’i ABD’li.

Seri katillerin neden diğer suçlulardan farklı olarak şöhrete kavuştuklarını, “Natural Born Celebrities” (Meşhur Doğanlar) kitabının yazarı David Schmid şöyle açıklıyor: “Fotoğraftan kirli çamaşıra kadar onlara ait birsürü şey biriktiriyoruz; mahkemelerini izliyor, kurbanlarının haberlerini okuyoruz; onlar adına çekilmiş filmleri izliyor, onlar için yazılmış şarkıları dinliyoruz. Bunları, aslında bu seri katillerin de diğer Amerikalılardan hiçbir farkı olmadığı fikrine direnmek için yapıyoruz. Ayrıca, insanoğlunun marjinal davranışlara karşı doğal bir merakı var. Gündelik hayatta göremeyeceğimiz şiddeti içlerinde barındıran seri katiller bu nedenle toplulukları büyülüyor.”

Katilin saç teli 995 dolar

Yapılan araştırmalar, hiç de ehven fiyatlarda seyretmeyen “murderabilia” ürünlerini satın alanların genelde 35 yaş altı, memur ve işçi sınıfından erkekler olduğunu gösteriyor ama nüfuzlu insanlar da endüstriyle alakadar. Özellikle avukatların ve hukuk bürosu çalışanlarının dekorasyon amaçlı bu ürünlerden satın alıyor olması şaşırtıcı.

Gelelim, bu dehşetengiz ürünlerin hangi mecralarda görücüye çıktığına…

“supernaught.com” adlı internet sitesinde seri katillerin kişisel eşyaları satılık. Mesela seri katil Jeffrey Dahmer’in evinin duvarından alınan bir tuğla 300 Amerikan Doları. Efsane katil Charles Manson’ın bir tutam saç teli ise tam 995 Amerikan Doları. “murderauction.com” ise konuya hizmet eden bir başka site. Sitede, katillere ait her çeşit eşya ve onlar adına yazılmış kitaplar, şiirler ve aklınıza gelebilecek her şey kategorilere ayrılmış şekilde hizmetinizde. Satış, açık artırma yoluyla gerçekleşiyor. “skcentral.com”, “Serial Killer Central”in internet sitesi. Bu sitede de diğerlerinde olduğu gibi seri cinayetlerle ve seri katillerle ilgili her şeyi bulmak mümkün. Sitenin içinde bulunan “SKTV” bölümünde de seri katillerle ilgili video görüntüleri var. spectre-studios.com’da heykeltıraş David Johnson, kendi yaptığı, Ted Bundy, Jeffrey Dahmer, Lizzie Borden ve daha pek çok seri katilin plastik maketini tanesi 100 Amerikan Doları’ndan satıyor.

Popüler kültürde “murderabilia”

Murderabilia yalnızca seri katillerin kişisel eşyalarıyla sınırlı kalmıyor. Seri katillere hayran olan, hayatlarına ve işledikleri cinayetlere ilgi duyan ya da içinde kan olan herhangi bir şeyin para getireceğini düşünen yapımcılar ve sanatçılar seri katillerden ilham alarak filmler çekiyor, kitaplar yazıyor; onlar adına methiyeler düzüp şarkı besteliyorlar.

İşte birkaç örnek…

Charles Manson

Cinayetlerinin sayısı tam olarak bilinmese de 35 kişiyi öldürdüğü tahmin edilen ABD’li seri katil. Hapisteyken medyanın yoğun ilgisine maruz kalan Manson’ın, "Büyük bir hayran kitleniz var. Hapisten çıkmanızı heyecanla bekliyorlar" diyen bir gazeteciye, "Burada yemekler harika ayrıca kitabım ve gelen mektuplarımla uğraşıyorum. Pek heyecanlanmasınlar; Amerika ilk kez iyi bir şey yapıyor bana " şeklinde cevap vermişliği var.

•Roman Polansky’nin sekiz aylık hamile eşi, ünlü aktrist Sharon Tate’i öldürmesi onu bir ikon haline getirdi

•Robert Hendrickson ve Laurence Merrick 1973’te "Manson" adlı belgeseli çekti.

•1989’da "Charles Manson Superstar" adında bir başka belgesel çekildi.

•Axl Rose, hâlâ konserlerinde Charles Manson baskılı tişörtler giyiyor.

•Marilyn Manson soyadını, hayranlık duyduğu Charles Manson’dan almış.

•Guns’n Roses, Spaghetti Incident albümündeki “Look At Your Game Girl” şarkısının sözlerini Charles Manson için yazmış

•www.charlesmanson.com adlı resmi internet sitesi var.

•Charles Manson’ın cinayetlerini konu alan “HelterSkelter” (Karmakarışık) adlı bir film çekilmiş.

•South Park’ın “Merry Christmas from Charlie Manson” adlı bir bölümü var.

•Tori Amos 'un “Tear In Your Hand” şarkısında adı geçiyor.

•Leonard Cohen “The Future” şarkısında ondan bahsetti.


Richard Ramirez (Night stalker/Gece avcısı)

Geceleri işlediği cinayetlerin ardından kurbanların başında oturup ayin yaptığı rivayet edilen seri katil. 16 kişiyi öldüren ve birçok kişiye tecavüz eden Ramirez, mahkemede, “Bunları yapmamı Angus Young istedi” demiştir.

•Macabre grubunun 1993 tarihli “Sinister Slaughter” albümünün açılış şarkısının adı “Night Stalker’. Sözleri şöyle: “He will sneak up to your bed (Yatağına girecek)/ Shoot your husband in the head (Kocanı başından vuracak)/He'll beat and rape you while your husband slowly dies (Kocan yavaş yavaş ölürken, seni dövüp sana tecavüz edecek)”…

•Çok sayıda Amerikalı kadın kendisine âşık olmuş, aşk mektupları yazıp hapishane kapılarında beklemiştir.

•1996’da, bir magazin dergisinde editör olan Doreen Lioy ile San Quentin Devlet Hapishanesi’nde evlendi.


John Wayne Gacy

Takma adı Killer Clown (katil palyaço) olan, 30’un üzerinde erkek çocuğunun ölümünden sorumlu eşcinsel katil. Öldürmeden önce tecavüz ettiği kurbanlarına ait eşya ve ceset parçaları evinden toplanmıştır. 1978’de idam edildi. Kendisini idama mahkûm eden jüri üyelerine son sözü de lakabına yakışır cinsten: “Disneyland’de görüşürüz.”

•Macabre grubunun “Gacy’s Lot” adlı bir şarkısı var.

•Sufjan Stevens'ın “John Wayne Gacy, jr.” isimli bir şarkısı yine kendisine ithafen yapılmış.


Ted Bundy

Yakışıklı seks katili olarak nam salan Bundy iki yıl içinde 20’den fazla kadını tecavüz edip, öldürdü. Bundy’nin karizması, yakışıklılığı ve mizah gücünden etkilenenler onun katil olduğuna inanmadı. Yakalandıktan kısa süre hapisten kaçıp eylemlerine devam etmesi onu tam bir kahraman yaptı. Tekrar yakalanmasının akabinde idama mahkûm edildi.

•Yakışıklılığıyla pek çok genç kadının hayranlığını kazandı, hapiste kaldığı sürede aşk mektupları ve evlilik tekliflerine mazhar oldu.

•Hayatını konu alan “Deliberate Stranger” adlı TV filmi var

•Ann Rule tarafından yazılan “The Stranger Beside Me” filmi yine onun hayatını konu alır.

•Macabre grubunun “Sinister Slaughter” albümündeki üçüncü şarkının adı: “The Ted Bundy Song”dur.


Edmund Kemper

Korkunç eylemlerine 14 yaşında anneannesini başından vurarak başlayan; bunu da “Anneannemi öldürmenin nasıl bir duygu olacağını merak ettim” şeklinde açıklayan; kurbanlarının başını kestikten sonra cansız bedenlerine tecavüz edip sonra da etlerini afiyetle yiyen seri katil.

•Macabre grubunun yine “Sinister Slaughter” albümünde yer alan bir şarkının adı “Edmund Kemper Had a Horrible Temper”dır.

•System of A Down grubu, “Fortress” adlı şarkıda Kemper’dan bahseder.


Karındeşen Jack

Namı, cinayet yönteminden gelen Karındeşen Jack’in yaklaşık 20 kurbanı olduğu bilinmesine rağmen gerçek kimliği hiçbir zaman kanıtlanamamıştır.

•Patricia Cornwell “Bir Katilin Anatomisi: Karındeşen Jack” kitabında Karındeşen Jack'i anlatır.

•National Geographic kanalı bu katille ilgili belgeseller yayınlamıştır.

•Başrolünü Johnny Depp’in oynadığı “From Hell” adlı film Karındeşen Jack’in cinayetlerini konu alır.


Charles Starkweather

50’lerin sonunda, kız arkadaşı Caril Fugate’le bir düzine insanı katletmiş ve idama mahkûm edilmiştir.

• “Badlands”, “Wild at Heart”, “Natural Born Killers” filmleri bu ikiliden ilham alınarak çekilmiştir.

•Bruce Springsteen “Nebraska” adlı şarkısında Starkweather’ın hikâyesini anlatır.

•Jack Sargent adlı bir polis daha sonra bu çifte ithafen “Born Bad” isimli bir kitap yazmıştır.


Albert Fish

İlk yamyam katil olarak bilinir. Diğer katillerden ayrı olarak sadece kız çocuklarını öldürüyor sonra da onların etini yiyordu.

•Macabre grubu “Albert Fish” adlı şarkıyı bizzat kendisi için yazdı.

•Ünlü yazar Stephen King “Black House” adlı kitabında onu anlattı.

•2007 yılında “Albert Fish: In Sin He Found Salvation” adlı belgeselde hayatı anlatıldı.

•Daha sonra filme de uyarlanan Thomas Harris'in “The Silence of the Lambs” adlı kitabının ilham kaynağıdır.

Yazımızı California yöresinden, 1893 yılında anne ve babasını katleden seri katil Lizzie Borden adına yazılmış, kafiyeli ve pek “şirin” bir maniyle noktalıyoruz:

“Lizzie Borden took an axe (Lizzie Borden bir balta aldı)/And gave her mother forty whacks (Ve annesine kırk darbe indirdi )/And when she saw what she had done (Ve ne yaptığını görünce)/She gave her father forty-one (Babasına da kırk bir tane indirdi)”…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder